Sünnet İçin İdeal Yaş Aralığı Kaçtır?

Sünnet İçin İdeal Yaş Aralığı Kaçtır?
Sünnet işleminde yaş aralığı incelendiğinde çok farklı bakış açıları mevcuttur. Dini, cerrahi ve psikolojik açıdan farklı değerlendirmeler mevcuttur. Dini açıdan yaş kısıtlaması görülmezken, yahudi toplumlarda ve Hindistan-Pakistan müslümanlarında yeni doğan döneminde yapılırken, ülkemizde genellikle erken çocukluk döneminde yapılagelmektedir. Bunu en sık sebebi “sünnet düğününde” çocuğun da hatırlaması olduğuna sıklıkla karşılaşmaktayız. Ancak son dönemlerde sünnet düğünü geleneğinin terk edilmesi, şehirli nüfusunun artması, psikolojik ve cerrahi kaygıların ön plana çıkması ile yenidoğan sünneti popülarite kazanmaktadır.
Psikolojik açıdan fallik dönemde yani kabaca 1-5 yaş arası sakıncalı olabileceği özellikle Freud ve psikanaliz takipçileri tarafından dile getirilmektedir. Ancak işlemin “sünnetçi” yerine uzman hekimlerce yapılması, uygun anestezi tekniklerinin kullanılması, hijyen ve yara bakımının etkin uygulanması ile enfeksiyon oranlarının düşmesi sünnete bağlı psikolojik travmayı azaltmaktadır. Bu durum fallik dönemde yapılmaması gerektiği fikrinin zayıfladığı görülmektedir.
Cerrahi açıdan baktığımızda ise sünnet işlemi ne kadar erken yapılır ise o kadar iyi sonuçlar aldığımız aşikardır. Bebeklik ve özellikle yenidoğan döneminde yapılan sünnetin cerrahi avantajları arasında;
- Yara iyileşmesinin oldukça hızlı olması,
- Anne sütü koruyuculuğu,
- Lokal anesteziye uyumun oldukça iyi olması,
- Genel anestezi veya sedasyona ihtiyaç olmaması,
- Bebeğin hareketliliğinin kısıtlı olması ve pipisini elleyerek enfekte etme riskinin olmaması sayılabilir.
Sünnet işlemin de yara iyileşmesi ve psikolojik açıdan erken yapılması uygun görülmektedir. 1 yaşına kadar yapılan sünnetler lokal anestezi ile yapılabildiği için daha sağlıklıdır. Bir yaşın üstünde ise operasyon maske genel anestezi veya sedasyon ile yapılmak zorunda kalınmaktadır.
Sünnet ne zaman yapılmalı?
Bu soruya cevap vermek bahsettiğim ayrıntıların dikkatlice değerlendirilmesi, biyolojik, psikolojik ve sosyal konuların analiz edilmesi ile mümkündür. sünnete engel bir durum yok ise sarılık, kalp kapak hastalıkları, gelişim bozukluğu, emme zorlukları yok ise biz çoğu cerrahlar sünnetin, yenidoğan döneminde uygulanmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu aşamada özellikle annelerin sorduğu daha pipisi çok küçük değil mi? sorusuna şöyle bir cevap vermek isterim: Bebeğin pipisi anneden aldığı hormonlar sebebiyle oransal olarak büyüktür. Hatta ilk bir yılda penis büyüklüğü büyük oranda değişmez. Dolayısıyla işlemin başarısını tehdit edecek bir durum söz konusu değildir. Sünnet işleminde bebeğin harekesiz olarak durabilmesi veya hareketlerinin kısıtlanmasının kolaylığı aksine, işlemi daha güvenli kılmakta, yenidoğan sünnetinin önemini artırmaktadır.
Doğar doğmaz sünnet yapılmalı mı?
Doğar doğmaz sünnet veya birinci gün sünnet, uygulanabilirliği açısından her ne kadar mantıklı gelse de,
- bebeğin anne hatta babayla temasını ertelemesi,
- olası solunum, dolaşım ve sindirim bozukluğunun teşhis ve tedavi edilmesini öteleyebilmesi
- sarılık şüphesinin henüz giderilmemiş olması sebebiyle riskli kabul edilebilir.
Bu durumda sarılık oluşmamış ise, emme ve sindirme güçlüğü yok ise göbek bağı düşmüş ve iyileşmesinde aksama yaşanmamış ise 10, gün itibari ile yapılması uygundur. Bebeğimiz bu sıkıntılardan biri veya birkaçını yaşıyor ise sünnet işleminin geciktirilmesi uygun olacaktır. Unutmamak gerekir ki sünnet sağlığından önce gelmez. Sonuç olarak ilk üç ay içerisindeki sünnetlerde benzer başarı ve problemsizlik devam eder.
Sünnet öncesinde çocuğu korkutacak bilgi ve davranışların çocukta travmalara yol açabileceğini belirterek “Çocuğun yaşı ve gelişimsel özellikleri dikkate alınmadan, öncesinde onu korkutacak bilgi ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
Operasyon öncesinde ve sonrasında anne ve babasının ya da sevdiklerinin yanında olacağı, acı hissetmeyeceği ve kısa bir süre sonra tekrar eski hayatına döneceği açıklanmalıdır.
Çocuğun sünnet öncesinde biraz endişelenmesi, ağlaması normaldir. Bu durumda sakince teskin edilmeli, endişeli olmasının son derece normal olduğu, istiyorsa ağlayabileceği söylenmelidir.
Sünnetin tıbben gerekli olduğu durumlar:
- Sünnet derisinin idrar çıkış deliğini kapatacak kadar yapışık oluşu (“fimozis”):Yenidoğan döneminde fark edilmeli ve sünnetle düzeltilmelidir!
- Üç yaşından sonra sünnet derisinin hala penis ucuna yapışık olması
- Sünnet derisinin geriye çekilmesine bağlı penis ucu dolaşım bozukluğu (“parafimozis”): Temizlemek iddiasıyla penis ucundaki deriyi geri çekmek çok sakıncalıdır! Fark edilmezse, penisin ucu veya tama yakını gangren olup kaybedilebilir!
- Tekrarlayan penis ucu ve sünnet derisi iltihabı atakları (“balanopostit”)
- Sünnetin tıbbi yararlarına ait, bilimsel kanıtlardan bazıları
- Penis ucu temizliğinin sürekliliğinin sağlanması
- Tekrarlayan penis ucu iltihaplarının önlenmesi
- Yenidoğan döneminde yapılırsa, daha az idraryolu iltihabı görülmesi
- İdrarın, mesaneden böbrekler ile mesane arasında yer alan ve “üreter” adı verilen kanallara geri-kaçma (“reflü”) bozukluğunun daha az görülmesi
- Cinsel yolla bulaşan hastalıkların azalması
- Sünnetli erkeklerin cinsel temasta bulundukları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanseri riskinin azalması
- Penis başı kanseri riskinin azalması
Sünnetin tıbben sakıncalı olduğu durumlar
- Tedavisi devam eden sağlık sorunları
- Her türlü ciddi hastalık
- Hipospadias yani peygamber sünneti
- Kanama-pıhtılaşma bozukluğu yapan hastalıklar
- Aktif enfeksiyonlar
- İdrar kanalının penisin normal yerinden farklı kısımlarına açıldığı durumlar
- İdrar kanalının doğumsal olarak geniş olması anomalisi
- Penisin öne doğru eğik olduğu “kordi” deformitesi
- Penis cildi ile skrotum cildinin yapışık olduğu “füzyon” anomalisi